Son günlerde ülkemizin birçok bölgesinde yaşanan ani sıcaklık düşüşleri, yerli tarım açısından büyük tehlike oluşturdu. Tarım üreticileri, beklenmedik bir şekilde zirai don olayları ile karşı karşıya kalırken, bu durum hem tarımsal verimliliği hem de üreticilerin gelirlerini olumsuz yönde etkiledi. Özellikle meyve ve sebze üretiminde yaşanan bu don olayları, birçok çiftçiyi zor durumda bıraktı ve tarım sektörü üzerindeki baskıyı artırdı.
Ülkemizde son haftalarda meydana gelen zirai don, özellikle Ege ve Marmara bölgelerinde büyük zararlara yol açtı. Manisa, İzmir ve Bursa gibi illerde yüzlerce dönüm arazideki meyve ağaçları ve sebze fideleri, aniden düşen sıcaklıkla birlikte zarar gördü. Özellikle erik, kayısı, narenciye ve sebzelerde yaşanan don olayı, üreticiler için büyük bir kayıp anlamına geliyor. Hasat zamanı yaklaşırken, birçok çiftçinin umutları bir anda suya düştü.
Don olaylarının ardından yaşanan bu olumsuzluklar, tarımsal üretim aşamasındaki her alana sirayet etti. Çiftçiler, ürünlerini korumak için gerek sera, gerekse örtü kullanma yöntemlerini denemelerine rağmen, bu önlemler birçok bölgede yetersiz kaldı. Üreticiler, 2023 yılı için umutla bekledikleri verimlilik hedeflerinin çok altında kaldıklarını belirtirken, donun neden olduğu zararları gidermenin yollarını arıyor. Bu bağlamda, hükümetin ve yerel yönetimlerin, don zararlarını karşılamaya yönelik acil destekler sağlaması gerektiği vurgulanıyor.
Tarım sektörü temsilcileri, zirai don olaylarının önceden tahmin edilebilmesi için meteorolojik verilerin daha etkin şekilde değerlendirilmesi gerektiğine dikkat çekiyor. Ayrıca, çiftçilerin bu tür doğal afetlere karşı dayanıklılıklarını artırabilecek eğitim programlarının düzenlenmesi gerektiği konusunda hemfikir. Diğer yandan, sigorta sisteminin de güçlendirilmesi ve tarım sigortası bilincinin artırılması gerektiği, alanında uzman kişilerce dile getiriliyor.
Sonuç olarak, zirai don olaylarının tarım sektörü üzerinde yarattığı olumsuz etkiler, yalnızca üretim kaybıyla sınırlı kalmamakta, aynı zamanda çiftçilerin psikolojik ve ekonomik durumlarını da derinden etkilemektedir. Bu durumun üstesinden gelmek için tüm paydaşların iş birliği içinde hareket etmesi gerekmekte ve tarım politikalarının yeniden gözden geçirilmesi kaçınılmaz hale gelmektedir.
Ülkeye ekonomik katkısı büyük olan tarım sektörünün bu tür doğal afetlerden daha az etkilenmesi için gereken önlemlerin hızla alınması, gelecekte yaşanabilecek benzer sorunların minimize edilmesi açısından son derece önemli. Çiftçilerin yeniden ayağa kalkabilmesi için yapılacak her türlü destek ve önlem, sadece bireysel üreticileri değil, ülke ekonomisini de büyük ölçüde etkileyecektir.