Mayıs ayı, genellikle yaz aylarının başlangıcını müjdeleyen bir dönem olarak bilinirken, bu yıl İzmir için tam tersi bir durumu gözler önüne serdi. Sadece altı gün yağmurun düştüğü bu ay, bölgede iklimsel değişikliklerin ve toprak kuraklığının etkilerini ciddi bir şekilde hissettirdi. Tarım alanları, sulama sistemleri ve içme suyu gibi bir dizi hayati unsur üzerinde doğrudan etkili olan bu durum, uzmanların da endişelenmesine yol açtı. Barajların doluluk oranları hızla düşerken, su tasarrufu önlemleri zorunlu hale geldi.
Uzmanlar tarafından yapılan değerlendirmelere göre, Mayıs ayında İzmir’de kaydedilen yağış miktarı, geçen yıllara oranla oldukça düşük seviyede kaldı. Tarım sektörü, bu duruma şimdiden hazırlıksız yakalandı. Çiftçiler, bu yıl özellikle suya bağımlı ürünlerin yetiştirilmesinde ciddi sorunlar yaşayacaklarını belirtirken, sulama yapamadıkları için bazı ürünlerde verim kaybı yaşanabileceği uyarısını yaptı. Zamanında sulanmadığı takdirde buğday, arpa gibi temel tarım ürünlerinde rekolte kaybı kaçınılmaz olacak. Öte yandan, kuraklık nedeniyle fiyat artışlarının da kaçınılmaz olduğu öngörülüyor. Toprak yapısının bozulması, erozyon gibi diğer çevresel sorunların da gün yüzüne çıkması bekleniyor. Böylece hem yerel hem ulusal ekonomik dengeleri etkileyen bir durum söz konusu oluyor.
İzmir'deki barajların doluluk oranları, bu yıl Mayıs ayının sonlarına gelindiğinde alarm verici seviyelere ulaştı. Meteoroloji Genel Müdürlüğü verilerine göre, barajlardaki toplam su seviyesi, beklenenin çok altında. Barajların yüzeyinde ortaya çıkan azalma, vatandaşlar arasında kaygıya yol açarken, yerel yönetimler çeşitli tedbirler almak zorunda kaldı. Barajların doluluk oranının düşmesi, özellikle yaz aylarına girerken İzmir’in içme suyu sorununu da beraberinde getiriyor. Büyükşehir Belediyesi, su tasarrufu yapılması konusunda kamuoyunu bilinçlendirmek adına kampanyalar başlatırken, su kullanımı ile ilgili yeni düzenlemelerin yolda olduğu belirtildi. Sakinlerin gereksiz su tüketimi konusuna dikkat etmeleri ve su tasarrufu yöntemlerini uygulamaları konusunda bilgilendirme yapılması hedefleniyor.
Sonuç olarak, bu yıl Mayıs ayı, İzmir için adeta bir kuraklık alarmı anlamına geliyor. Uzmanlar, iklim değişikliğinin etkilerinin giderek daha belirgin hale geldiğini ve su kaynaklarının hızla tükendiğini vurguluyor. İzmir’deki bu durumu göz önünde bulundurarak, hem bireylerin hem de devlet kurumlarının, su tasarrufu ve sürdürülebilir tarım yöntemleri konusunda bir an önce harekete geçmeleri gerektiği konusunda fikir birliği sağladığı görülüyor. Gelecek aylarda bu sorunun daha da büyümesini önlemek için acil önlemler alınması gerekecek. İzmir bu durumu nasıl aşacak? Gelecek günler, kentteki su sıkıntısının ne boyutta olacağı konusunda belirleyici olacaktır.