Son yıllarda Orta Doğu’da yaşanan değişimler, bölgedeki güç dinamiklerini köklü bir şekilde dönüştürmeye devam ediyor. Bu bağlamda ABD'nin önde gelen dergilerinden biri olan Foreing Policy, İsrail’in bölgesel güç olma arzusunu oldukça eleştirel bir bakış açısıyla irdeledi. Derginin makalesinde, İsrail’in tarihsel ve güncel koşullar üzerinden yola çıkarak, bu hedefe ulaşmasının neden zor olduğunu detaylı bir şekilde açıkladı. Bu yazıda, Foreing Policy’nin öne sürdüğü başlıca tespitleri ele alarak, İsrail’in bölgedeki yeri ve geleceği üzerine derinlemesine bir analiz yapacağız.
Orta Doğu, tarihi boyunca pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış bir bölge olmuştur. Ancak günümüzde yaşanan güç mücadeleleri, bu coğrafyayı daha da karmaşık hale getiriyor. Özellikle İran, Suudi Arabistan ve Türkiye gibi ülkelerin bölgedeki etkinliği artarken, İsrail’in bu yeni dinamikler içinde nerede durduğunu sorgulamak gerekiyor. Foreing Policy, İsrail’i yalnızca askeri gücüyle değil, aynı zamanda siyasi ve ekonomik yapısıyla da ele alarak, bölgedeki diğer ülkelerle kıyasladı. Makalede özellikle İsrail’in artan izolasyonunun, bu ülkenin bölgesel güç olma hedefini azdırdığına dikkat çekildi.
İsrail’in yaşadığı en büyük sıkıntılardan biri, Filistin ile olan çatışmalı ilişkileridir. Bu çatışma, sadece bölgesel değil, uluslararası alanda da ciddi sorunlar yaratıyor. Foreing Policy, bu olguyu göz önünde bulundurarak, İsrail’in insan hakları ihlalleri ve uluslararası devletlerle olan müzakerelerinde karşılaştığı zorlukları ele aldı. Bunların yanı sıra, bölge ülkeleriyle olan ilişkilerini geliştirmek yerine, daha çok askeri çözümlere yönelmesinin kendisini nasıl bir çıkmaza soktuğuna vurgu yapıldı.
Özellikle Arap Baharı sonrasında yaşanan değişimlerle birlikte, bölgede yeni güç dengeleri oluşmuştur. Arap milletlerinin kendi iç meselelerine daha çok odaklanması, İsrail’in hedeflediği stratejik ortaklıkların önünü kapatmaktadır. Dolayısıyla, İsrail’in bölgedeki etkisini artırma çabası, karşısında ciddi bir direnişle karşılaşmaktadır. Bu da Foreing Policy’de belirtilen faktörlerden biri olarak öne çıkıyor.
Ayrıca, İsrail’in savunma sanayisinde elde ettiği başarılar, onun küresel pazarda nasıl bir yer edineceği konusunda da soru işaretleri yaratmaktadır. Teknolojik avantajları olsa da, bu durumun uzun vadede ne kadar sürdürülebilir olduğu ikili ilişkilerle doğrudan ilişkilidir. Dergi, bu bağlamda, İsrail’in yalnızca askeri alanda değil, diplomasi ve ekonomik alanda da daha proaktif bir yaklaşım benimsemesi gerektiğini ifade etti.
Sonuç olarak, Foreing Policy’nin makalesi, İsrail’in bölgede güç olma anlayışını sorgularken, aynı zamanda temel sorunlarına da ışık tutmaktadır. Geçmişten gelen tarihsel yaralar, günümüzdeki çatışmalar ve siyasi dinamikler, İsrail’in bu hedefe ulaşamadığının nedenleri arasındadır. Dolayısıyla, bölgede barış ve istikrar arayışını destekleyecek çözümler bulunmadığı sürece, İsrail’in bölgesel güç olma hayalleri de giderek uzaklaşacaktır.