Demokrasi ve Emek Partisi (DEVA), infaz düzenlemesine ilişkin önemli bir duyuru yaptı. Partinin açıklamasına göre, yeni düzenleme sadece sağlık sorunları olan tutukluları kapsayacak. Bu durum, cezaevlerinde bulunan hasta tutukluların sağlık şartlarının göz önünde bulundurulması gerektiğini vurgularken, aynı zamanda infaz yasası geçiş dönemindeki belirsizlikleri ortadan kaldırmayı da hedefliyor. Yapılan açıklamayla birlikte, toplumun dikkatini bu konuya çekmek isteyen DEM Parti, infaz düzenlemesinin hasta tutuklular için daha insani koşullar sağlaması gerektiğini ifade etti.
Yapılan açıklamalarda, DEM Parti, hasta tutukluların sağlık durumlarının cezaevi koşullarında sürdürülemeyecek noktaya geldiğini belirtti. Bu tür bireylerin sağlıklarına dair kaygıların belirginleşmesi, partinin dikkatini çeken unsurlardan biri oldu. DEVA sözcüsü, infaz düzenlemesinin amacının, hasta tutukluların toplumla daha güvenli bir şekilde entegrasyonlarını sağlamak olduğunu ifade etti. Eleştiriler, infaz yasalarının denetiminde yaşanan aksaklıklar üzerine yoğunlaşırken, hasta tutukluların sağlık durumları ile ilgili daha fazla düzenleme yapılması gerektiği vurgulandı.
DEM Parti'nin bu açıklamalarının ardından, yasal düzenlemelerin toplumsal etkileri üzerine farklı yorumlar yapılmaya başlandı. Özellikle hasta tutukluların sağlık sorunları, toplumda merak ve tartışma yaratırken, infaz düzenlemesi ile birlikte bu kişilerin rehabilitasyon süreci de gündeme geldi. Cezaevlerindeki yaşam koşullarının iyileştirilmesi ve hasta tutukluların sağlık hizmetlerine erişiminin sağlanması, toplumun her kesimi tarafından desteklenen tarif işlerinden biri haline geldi. Henüz yasal sürecin kesin olarak belirlenmediği bu dönemde, DEM Parti'nin duruşu ve önerileri, kamuoyunda olumlu bir etki yaratmaya başladı.
Sonuç olarak, DEM Parti’nin infaz düzenlemesine ilişkin yalnızca hasta tutuklulara yönelik karar alması, iktidar ve muhalefet arasındaki tartışmalara yeni bir boyut kazandıracak gibi görünüyor. Bu tür düzenlemelerin, ceza ve infaz sisteminin iyileştirilmesine yönelik daha geniş kapsamlı değişimlerin bir parçası olup olmayacağı ise merakla beklenecek. Kamuoyunun dikkatle takip ettiği bu konunun, insan hakları ve adalet perspektifi açısından nasıl şekilleneceği ise gelecekteki tartışmaların odak noktası olacaktır.