Ülkemizde bayramlar genellikle sevinç, paylaşım ve mutluluğun perçinlendiği günler olarak kutlanır. Ancak bu yıl, özellikle bir aile için bayramın anlamı çok acı bir şekilde değişti. Dilan adlı genç kadın, bayram gününde eşi tarafından hunharca katledildi. Olay, yalnızca kurbanın ailesini değil, aynı zamanda yaşadığı toplumu da derinden sarstı. Kadına yönelik şiddet ve cinayet vakaları artış gösterirken, bu tür trajedilerin önüne geçmek için daha fazla farkındalığa ve çözüm yollarına ihtiyaç duyuluyor. Dilan’ın hayatının sona ermesi, birçok kişi için yeniden bir sorgulama başlattı.
Bütün Türkiye, bayram sevinci içinde iken, Dilan'ın yaşadığı sokakta korkunç bir olay meydana geldi. Dilan, 28 yaşında, iki çocuk annesi genç bir kadın olarak, hayatta kalmak için mücadele ediyor, sevgi dolu bir aile kurmak istiyordu. Ancak, evliliğinin ilk günlerinden itibaren eşi tarafından fiziksel ve psikolojik şiddete maruz kaldığı belirtildi. Dilan, bu durumu aile üyelerine ve arkadaşlarına sıkça anlatmasına rağmen, kendisine yardım edilmedi. Toplum, kadına yönelik bu tür ihmal ve şiddet vakalarına karşı daha duyarlı olmalı. Dilan’ın vahim durumu, birçok kadının yaşadığı benzer hikayelerin sadece bir örneği. Kocası tarafından kızıyla birlikte bayram sevinci yaşaması gereken bir günde katledilmesi, Dilan’ın sadece kendi hikayesini değil, birçok kadının yaşadığı zorbalığı ve baskıyı da gözler önüne serdi.
Dilan’ın trajik ölümü, kadına yönelik şiddet konusunda toplumda var olan büyük bir sorunun altını çizmektedir. Arka planda birçok kurban, Dilan’ın hikayesinin benzerlerini yaşıyor. Veriler, Türkiye'de her yıl yüzlerce kadın cinayeti işlenirken, bu sayının 2023 yılında artarak devam ettiğini göstermektedir. Dilan’ın öldürülmesi, kadınların yaşam haklarının ne kadar tehlikede olduğu gerçeğini yeniden hatırlatmaktadır. Ancak bu noktada henüz geç kalmış değiliz. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması, adaletin temin edilmesi ve devletin bu konuda daha etkin önlemler alması gerekiyor. Kadına yönelik şiddetle ilgili pek çok sivil toplum kuruluşu, aile içi şiddet konusunda farkındalık yaratmak ve koruma mekanizmalarını güçlendirmek adına çeşitli projeler yürütmektedir. Dilan gibi kadınların katledilmesini engellemek sadece yasa koyucuların görevi değil; aynı zamanda hepimizin üzerine düşen bir sorumluluktur.
Bu trajik olay, sadece Dilan'ın annenin ve çocuklarının değil, tüm toplumun yüreğini yaraladı. Şiddetin son bulması ve kadınların güvenli bir şekilde yaşama hakkının sağlanabilmesi için daha fazla ses çıkarmalı, dayanışma içinde olmalıyız. Dilan’ın hikayesinin unutturulmaması ve mücadelemizin devam etmesi gerektiği vurgusu, günümüz şartlarında son derece önemli bir meseledir. Dilan’ın ruhu, adaletin yerini bulması için hepimizin hafızasında yaşamaya devam edecek. Bununla birlikte, ne yazık ki bir bayramda daha yapılan katliamlar ve kadına uygulanan şiddet, toplumun ortak sorunu olarak öne çıkmaktadır.
Bu acı olayın ardından pek çok insan, sosyal medya üzerinden destek mesajları paylaştı, Dilan’ın ve benzer durumlardaki kadınların yaşadığı travmayı dile getirdi. Toplum olarak böyle travmalara karşı tepkimizi ortaya koymalı, benzer olayların yaşanmaması adına mücadele etmeliyiz. Dilan’ın ailesinin yasını tutarken, bir daha böyle durumların yaşanmaması için önlemlerin alınmasına yönelik bir çağrı yapmalıyız. Kadınlarımızın güvenli bir yaşam hakkı vardır ve bu hakları korumak için mücadele etmeliyiz. Dilan’ın acı hikayesi, hepimizin unutulmaması gereken bir ders olmalı.